Depersonalizasyon Nedir?
Depersonalizasyon; bireyin kendini “kişiliksiz” hissetme veya “gerçekdışı” bir şekilde yaşadıiına inama durumudur. Psikolojik hatalıklar arasında yer alan Depersomalizasyon; bireylerin yaşamını ve sosyal hayatını büyük ölçüde etkilemektedir.

Depersonalizasyon hastalığı çok sık duyulmamakla birlikte aslında şizofreni veya depresyon kadar yaygın görülmektedir. Yapılan bir araştırma sonucu her 100 kişiden 1’inde Depersonalizasyon görülmektedir. Yaygın görülmesine rağmen henüz net bir tedavisi olmayan bu hastalık; uzmanlar tarafından da fark edilmemekte ve teşhis koyma süresi gecikebilmektedir. Depersonalizasyon ile ilgili sürekli çalışmalar yapılmasına rağmen hastalık hala gizemini korumaktadır. Bu hastalığa sahip kişiler ile yapılan çalışmalarda bireyin duygudan yoksun olduğu gözlemlenmiştir.
Depersonalizasyon Neden Olur?
Depersonalizasyon hastalığının net nedeni bilinmemekle birlikte uzmanlar bu durumun bir travma sonrası ortaya çıktığını öne sürmektedir. Özellikle çocukluk döneminde istismara uğramış kişilere yaygın olarak deprsonalizasyon görülmektedir. Bunun yanı sıra uyuşturucu madde kullanımı da bu hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyebilmektedir.
Depersonalizasyon Nasıl Anlaşılır?
Depersonalizasyon hastalığı yaşayan kişiler kendini dış dünyadan soyutlanmış hissetmektedir. Bu kişilerin kendi bedenlerini dışardan izliyormuş hissine kapıldıkları, bedeni ile tam uyum sağlayamadıkları, insanlara ve çevreye karşı ciddi duygu kaybı yaşadıkları gözlemlenmiştir. Bu hastalığı yaşayan kişiler; atak durumlarında çevreyi sisli veya bulanık görebilmektedir. Bir rüyada yaşıyormuş gibi hisseden depersonalizasyon hastalarının bazılarında ise tıpkı şizofrenide olduğu gibi iç ses duyulmaktadır. Depersonalizasyon ile ilgili sanal ortamda pek çok test olmasına rağmen kişi kendinde bu tarz belirtiler hissediyorsa mutlaka bir uzman tarafından yardım almalıdır.
Depersonalizasyon; kişinin yalnızca kendine yabancılaşması durumu ile sınırlı değildir. Bu hastalığı yaşayan ve tedavi olmayan kişiler belli bir noktadan sonra çalışamaz, evden dışarı çıkamaz hale gelebilmektedir. Bu hastalık beraberinde depresyonu tetikleyerek kişinin sürekli panik atak krizleri yaşamasına da sebebiyet vermektedir. Depersonalizasyon hastalığı; tedavisi kesin olmasa da ilaçlar ve psikolojik yardımlar sayesinde yavaşlatılabilmekte ve kişinin daha sağlıklı bir yaşam sürmesi sağlanabilmektedir.
Depersonalizasyon hastalığı ilk olarak 1880 yılında ünlü filozof Henri Frédéric Amiel’in Journal Intime isimli günlüğünde kendinden bahsederken yaptığı bazı betimlemelerde görülmüştür. 1898 yılında ise Ludovic Douglas tarafından isimlendirilerek hastalık kategorisinde yer almaya başlamıştır.